Birkaç gündür dolaşan bir haber var ya, hani şu bebeğini evde bırakıp tatile giden öğretmen haberi...
Bu haberi ilk duyduğumda çok etkilenmiştim. Hala daha da aklıma gelince o yavrucağıza üzülüyorum. Bir öğretmen olmuş çeşitli derslerin eğitimini özellikle de çocukların gelişimini öğrenmiş biri, nasıl olupta bir bebeğin 9 gün hiç acıkmayacağını düşünür. Karnını iki biberon mama ile doyurmuş öyle çıkmışmış. Ya bebek günde kaç defa acıkıyor, iki biberon mama ile 9 gün nasıl dursun.
Madem istemiyordun hamile olduğunu öğrenince aldırsaydın aynısı olurdu hiç olmazsa doğum vs. sıkıntılarını çekmezdin ya...
Anne olamamış, bu erdeme bilinçsiz ulaşmış bu kadın, mantıklı düşünebilseydi çocuğu bir aileye veya yurda bırakırdı. Gerçi oralarda nasıl bir yaşamı olacağı da düşünülür ama....Hiç olmazsa yaşardı yavrucak. En kötü ihtimal ile bir camiye bıraksa gene yaşardı ya...
Bir uzman kadının psikozda olduğunu, gerçekle yanlışı ayıramayıp yanlış kararlar alacak durumda olduğunu söylüyor. Bence de öyle. Yoksa "çocuğumla gitseydim ailemin yanına öldürürlerdi beni, onu evde bırakmak zorundaydım" demez.
İnsan bakkala giderken bile çocuğunu evde bırakamıyor. Ya komşuya bırakıyor, ya da yanında götürüyor.
Bu halde ölen bir çocuğun sadece annenin psikolojik rahatsızlığı değil, ahlaki bozulma ve bizim ananelerimizin çatışması.... Eğer evlilik öncesi gayri resmi bir birliktelik olduysa ve bu birliktelikten bir çocuk olduysa ahlaki ananelerimize göre bu namus davası ve çocukta (afedersiniz) p.ç oluyor. Ve sonuç kanla temizleniyor.
Gerekli aklaki eğitimi vermeden sonuçlarına katlanması isteniyor kişilerden... Bu ahlaki değişimin ya da bozulmanın sebepleri de ayrı tartışma konusu olur aslında...
Neyse fazla uzatmayayım. Kafama takıldı paylaştım. Katılan, katılmayan olabilir.
Herkesin fikri kendine güzel.....